8 Ocak 2020 Çarşamba

Kitap 2 --ANADOLU'DA MÜCEVHER SANATI -UMUT ARABUL İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ BİR İNANIŞ

İNSANLIK TARİHİ KADAR ESKİ BİR İNANIŞ İnsanlar sorulduğunda onu hep reddetti; hurafe, cahillik, saçmalık dedi. Sonra sayısız tılsım örneğinden herhangi birini takı olarak boynuna, koluna taktı, yaşamına soktu. Gözboncuğu nedir sizce? Ya da başta cami ve türbeler olmak üzere hemen tüm kubbeli yapıların tepesindeki alem? Gözboncuğu ya da nazarlık. Yani kötü gözden, kötü nazardan koruyacağına inanılan takı. Anadolu’da prehistorik kazılarda bile çok sayıda gözboncu u örneği bulundu. 7-8 bin yıl önce de amaç bugünküyle aynıydı: Kem gözden korunmak... Gözboncuğu bir tılsımdı yani. Minarelerin, camilerin, türbelerin hemen tüm kubbe ya da konik çatıların değişmez süsü âlem. İki işlevi var bu âlemin: Biri pratik işlev. Yani kubbeyi kaplayan kurşun levhaların tepede birleşme noktasındaki açıklığı örtmek. İkincisi geleneksel işlev. Türkler Orta Asya’daki Şamanist dönemlerinde kötü ruhlara ve nazara karşı tılsım olarak çadırlarının ve evlerinin tepesine bir sırı a geçirilmiş yuvarlak, boncuk türü tepelikler koyarlardı. Âlem alışkanlığı ilk orada başladı. Tılsım, büyülü bir sözcük. Hemen ardından büyü ve büyücülük gelir. Tılsımı neredeyse herkes kullanır ama büyücüye kimse iyi gözle bakmaz. O kadar ki, Hıristiyan dünyası asırlar boyunca büyücü yakma törenleriyle ünlenmiştir. Aslında büyücüler yakılmış ama büyücülerin hazırladığı ya da öğrettiği tılsımlar kullanılmıştır. Büyücü ve tılsım ilişkisi herdaim ticari bir ilişkidir. Tıpkı bugün oldu u gibi; parayı verirsin, büyücü ya da hocaya (gerçek hocalar tabii ki konumuz dışında) tılsımı yaptırırsın. O kadar yaygındır ki tılsım; yaşama ilişkin her ana, her soruna, karanlık da olsa her iste e ait bir tılsım mutlaka vardır. İsmet Zeki Eyübo lu, “Anadolu Büyüleri” ve “Sevgi Büyüleri” adlı iki kitabında en yaygın tılsım, büyü, muska, başlıklarını şöyle sıralıyor: “Hastalıkların Giderilmesi”, “Kötülüklerden Korunma”, “Dileklerin Gerçekleşmesi”, “Kız Ba lama”, “Erkek Bağlama”, “Güzel Görünme”, “Koca Bulma”, “Kız Kaçırma”, “Gebe Kalma”, “Kavuşturma”, “Göz Değmesini Önleme”, “Ayırma”, “Horlamayı Kesme”, “Saç Dökülmesini Önleme”, “Gelin ve Güveyi Ba lama”, “Döl Muskası”, “Sevgilileri ve Karı-Kocayı Ayırma Muskası”... Ticaret rekabet demektir ve rekabet sizi geliştirir. Şaka bir yana, bunlar tılsımın insan aldatmaya ve saşarın sırtından para kazanmaya yönelik uygulamaları. Aslında tılsım, büyücülerden çok önce vardı. Hatta alet kullanan ilk insan tarafından yaratılmıştı demek abartı sayılmaz.TILSIM, TELESMA, TALİSMAN... “Tilasm” Arapça bir söz. Grekçe’de ise “Telesma”. İngilizce, Fransızca ve Almanca’da “talisman”. Türkçe’nin eski söylenişinde “tılısmat”, bugün “tılsım”... İnsanlar binlerce yıldır üzerindeki resimler, işaretler, yazılar nedeniyle ya da yalnızca rengi, biçimi, az bulunması yüzünden gizli bir güç taşıdığına inandıkları nesneleri böyle adlandırıyor. Bu ortak ad, tılsımın insan varlığıyla koşut geçmişinin; Orta Asya ve Mezopotamya’dan Mısır, Akdeniz ve Kuzey ülkelerine kadar geniş bir coğrafyaya yayıldığını gösteriyor. Benzer inanışlara Afrika, Amerika, Avustralya kıtalarında da rastlanıyor. Tılsım, her toplulukta de işik özellikler taşısa da tarihin ilk çağlarında bile evrensel bir kültür olabilmiş. İlk tılsımın, bir taş devri insanının avını ya da düşmanını vurduğu sıradan bir taşa; ağırlık, keskinlik gibi fiziksel özellikleri dışında, rengi ya da üzerindeki farklı bir şekil nedeniyle gizli güçler atfetmesi ve onu uğurlu sayıp yanında taşımasıyla keşfedildiği düşünülebilir. Bu davranışın altında yatan, doğa koşulları karşısında zayıf ve savunmasız olan insanın, doğal bir olayı doğaüstü nedenlerle açıklaması, doğayı bu yolla etkileyebileceğini düşünmesi ve bu düşünceyle huzur bulup bunu inanç biçimi haline getirmesidir. Zaten dinler konusunda araştırma yapanlar da ilk insanın inancında din ve büyünün iç içe olduğunu, tek tanrılı dinlerin ortaya çıkışından sonra bu kavramların birbirlerinden ayrıldıklarını söylüyor. İlk Türklerde, insanların Tanrı ve ruhlar dünyasıyla ilişkisini Şamanlar sağlıyordu. Ancak Şamanlar, insanları yaşamın her anında yakınında olup koruyamayacağı için, genellikle kayın ağacı, keçe, bez gibi malzemelerden ilkel tasvirler yapıyor (ongun), küçük deri parçaları üzerine bazı figür ve gizli işaret (bitis) çiziyor, insanlar da bunları yani tılsımları üzerlerinde ve evlerinde bulundurarak korunuyorlardı. Aradan on binlerce yıl geçti. Ama insanlar hala çeşitli tasvir ve figürlerle korunmaya çalışıyor. Bir farkla; bunlar artık ilkel figürler değil; değerli metaller, değerli ve yarı değerli taşlarla yapılmış ziynet eşyaları... Tılsımlı taşlar... İnsanlar binlerce yıldır yalnız kendi ürettikleri yazı, resim ve desenlerin değil; değerli ve yarı değerli taşların ve bazı organik materyallerin de tılsım gücü oldu una inandılar. İşte size bu inanışlardan bir demet : Elmas: Yüzyıllardır kadınları erkeklere karşı sihirli bir koruma altı na almıştır. Hediye olarak alınan elmasın satın alınandan daha fazla koruyucu özelliğe sahip olduğuna inanılır. Büyü, zehirlenme, hastalık ve karabasanlardan korur; öfkeyi önleyip dirayetli olmayı sağlar. Zümrüt: Yeşil rengi yüzünden yağmur yağdırdığına inanılır. Beden-ruh-zihin için tonik vazifesi görür ve kuvvetli bir duygusal dengeleyicidir. Zümrüt e kimi yerlerde “Koşulsuz Aşk Taşı” da denir. Sevgililerin birbirlerine verebileceği en iyi arma an olarak görülür. Sitrin : Böbrek, kolon, ciğerler, hazım organları ve kalp için faydalıdır. Bir adı da “Tüccar Taşı” olan sitrini, kimi ticaret erbabı parasal gücü arttırdığına inanarak kasasına koyar. Sair: Krallar tarafından kötülükleri uzaklaştırmak için kullanılırdı. Ayrıca sevgilileri koruyan özel güçleri vardır. Kalp ve böbrekleri kuvvetlendirir, tüm salgı bezlerini harekete geçirir, pisişik yetenekleri arttırır ve sezgiyi güçlendirir. Yeşim: Büyük Çin Ejderi’nin yeryüzüne boşalttığı tohumlarının donup yeşim taşı olduğuna inanılır. Bugün bile Çinli işadamları bir işe başlamadan önce yeşimden tılsımlarını tutar, okşar ve ondan güç alır. Ayrıca akıl hastalıklarına, iç hastalıklarına, göz bozuklu una ve kadınların adet ve doğum sancılarına iyi geldi ine inanılır. Kırmızı mercan: Nazardan, cinlerden, büyü ve delilikten koruduğuna inanılır. Hormon dengesizliği olan kadınların ve doğumda zorluk çekmek istemeyenlerin cinsel organları yanında taşımaları tavsiye edilir. Ayrıca bebekleri koruduğu, diş çıkarmasına yardımcı olduğu söylenir. Kehribar: Kötü talihi yenmeyi sağlar, şansı açar. Kolyesinin, zehirlenmelere karşı korudu una inanılır. Penis şeklinde yontulup, takıldığında nazara ve kötü ruhlara karşı etkindir. Hayvan biçimlerinde işlenen kehribarlar erkeklerde cinsel gücü, kadınlarda do urganlığı artırır. Doğal şekli bozulmadan boyuna asıldığında guatr hastalığını tedavi eder. Lal: Cinsel enerjiyi ve duyarlı ı artırdı ı, cinsel dengesizlikleri düzelttiğine inanılır, bu yüzden “Tutkuların Taşı” da denir. Kalp şeklinde yapılmış tılsım laller, eşleri ve sevgilileri cezbetmeye yarar, yatak ve yastık altına konulduğunda kötü rüyaları ve gecenin kötü ruhlarını kovar. Ametist: Ametist; eski çağlarda “sarhoşluğu yok eden taş” diye bilinirdi. Bu yüzden o dönemde ametistten kadeh, çanak gibi kaplar yapıldı. Ayrıca, endokrin ve bağışıklık sistemini güçlendirir, kanı temizler ve enerji verir. Kuvars: Duygusal dengeleyicidir. Beyin fonksiyonlarını düzenler. Büyücülerin kristal küreye bakarak kehanette bulunmaları, kuvarsın zihinsel konsantrasyonu kolaylaştırmasındandır. Pembe kuvars: “Aşk Taşı” da denir. Onu üzerinde taşıyanı öfkeden, suçluluktan, korku ve kıskançlıktan korudu u ve kısırlı a karşı faydalı oldu una inanılır. Dumanlı kuvars: “Rüya Taşı” da denilen bu taşın; umutsuzluğa, üzüntüye, öfkeye, depresyona ve di er negatif etkilere karşı korudu una inanılır. Kaplan gözü: Bir tür kuvars olan bu taşın, taşıyanları başkalarına daha az bağımlı kıldığına inanılır. Ancak bu durum ikili ilişkileri, iş hayatını ve ortaklıkları olumsuz etkileyebilir. Tedavi edici özelliği de vardır: Sindirim sistemi, dalak, pankreas ve kolon için faydalıdır. Opal: Hakkında çelişkili inanışlar vardır. Talihsizli e yol açtı ı da söylenir, güven duygusunu artırıp, düşmanlara karşı güçlü kıldığı da. Görme duyularını güçlendirip, sezgiyi arttırır. Üst bene ulaşmak için de kullanılabilir. Lapis lazuli: Rengi yüzünden göklerin sembolü olarak kabul edilir. Küçük çocukları korkularından ve solunum yolu hastalıklarından uzak tuttu u için “Çocuk Taşı” da denir. İskeleti kuvvetlendirir, tiroid bezini harekete geçirir, tansiyon ve kaygıyı azaltır, zihni açar. Hematit: Enerji ve canlılık verir, stresi azaltır. Çekim gücü fazla olduğundan, kişisel çekim, neşe, cesaret ve istek verir, kararsızların karar vermesini sağlar. Yakut: Cesaret, ruhsal gelişme, liderlik, mutluluk duygularını arttırır. Cinsel aşırılıklara iyi geldiğine, tasadan, korkudan, zehirlenmeden, zihinsel bozukluklardan, erken ölümden hatta sel, fırtına gibi do al afetlerden korudu una inanılır. Yakut, ete ya da dişe takıldı ında güç ve enerji verir. Akik: Bedeni ve zihni kuvvetlendirir, taşıyanı tehlikeden korur, uyumsuzluklara son verir. Akik; uykusuzluğa, korkaklığa, karabasana, nazara ve metabolizmaya da faydalıdır. Gerçeklerin farkına varılmasını sağlar. Aquamarine: Takana özellikle ölüm karşısında cesaret verdi i söylenir. Bu niteliği ve rengi yüzünden denizcilerin en önemli tılsımıdır. Kahinler geleceği görmek için kullandığından “Kahin Taşı” da denir. Ayrıca sinirleri yatıştırır, düşünceyi berraklaştırır ve yaratıcılığı artırır. Böbrek, karaciğer, dalak ve tiroid bezini kuvvetlendirir, vücudu temizler. Obsidyen: Karın ve ba ırsakları iyileştirir, zihin ve duyguyu birleştirir. Kaygıyı azaltır, takıntıları düzeltir, akıl ve sevgi ile bağlarımızdan kopmamayı sağlar. Kara kehribar: Cinlere ve melankolik durumlara karşı korur. Nazara karşı en üst koruma yaptığına inanılan taştır. Yakıldığında dumanının yılanları kovduğuna inanılır. Aytaşı: Lenf sistemindeki bozuklukları düzeltir. Hindistan’da kutsal bir taştır ve sevgililerin ihtirasını artırdığına inanılır. Kadınlar kısırlığa iyi geldiği, üreme organlarındaki sorunları çözdüğü ve doğumu kolaylaştırdığı için taşırlar. Ayrıca, egoizmi giderdiği ve oburluğu tedavi ettiği de söylenir. Topaz: Eski zamanların en kudretli taşlarından biri olan topazın, göz hastalıklarını ve veba gibi salgın hastalıkları ortadan kaldırdı ı söylenir. Turkuaz: En yaygın tılsım taşıdır. Vücudu kuvvetlendirir, hücreleri yeniler, kan dolaşımını, ci erleri canlandırır. Sakinlik verir ve yaratıcı ifadeye güç kazandırır. Oniks : Kaygıları azaltır, kadın/erkek zıtlaşmasını dengeler, ilikleri kuvvetlendirir, bağımlılıklardan kurtulmaya yardım eder. Altın MİTOLOJİ: Başka hiç bir kıymetli madenin olmadığı kadar destan ve efsanelere konu olmuştur.Elinde yeteri miktarda bulunduranın gücü ve etkisi arttığından, ihtirası körüklemiş ve birçok savaşa yol açmıştır.Halen bugün ülke yönetimleri Altın rezervlerine göre milli para istikrarını sağlarlar. Kayıtlara göre M.Ö.3500 yıllarında bile Mısırda para olarak basılmaktaydı.En değerli maden olduğundan, hediyelik eşya olarak da çok rağbettedir.Bir çok kültürde sıcak ışıltısı, gücü ve enerjisiyle Güneşi temsil etmiştir. Barok Sanatı`nda büyük alanları Altın ile kaplanmıştır.Günümüzde Altın genelde ziynet eşyası ve takı olarak kullanılmaktadır. Aynı zamanda bir yatırım aracı olma işlevi vardır. BURÇ: Altın hiçbir özel burca atfedilmemiş olup, bütün burçları etkilemektedir. ŞAKRA: Bütün şakralarda uygulanabilir. Ancak Boğaz ve Kalp Şakrası`na çok daha güçlü bir etkisi vardır. MİNERALOJİ Renk : Altın şansı olarak kendi ismiyle anılır. Sertlik : 2.5 - 3 Formül: Au Altın bir elementtir. Altın, Kuvars damarlarında veya Altın damarlarında bulunabilir ve bazen zengin tabakalar oluşturur. Yuvarlaklaşmış taneler olarak çakıl ve kumlu nehir yataklarında da bulunur.Başka metallerle karıştırılmasıyla, rengi sarıya veya kırmızıya dönebilir. Saf altın, işlenmek için fazla yumuşak olduğundan, takı üretiminde, daha iyi işleyebilmek için, içine bakır, pirinç, gümüş veya platin gibi değişik metaller katılır. Kuyumcularda duymuş olduğumuz 8, 14, 18, 22, 24 gibi Altın ayar numaralan da, bu karışımın oranını göstermektedir.En büyük Altın yatakları Avustralya, Güney Afrika, ABD ve Eski Sovyet ülkelerinde olmakla beraber, Türkiye´de de bulunmaktadır. TAŞIN BAKIMI: Çok önemli tedavi taşlarla Altın monte ettirmek önerilir. Saf altın parçalan tedavi açısından çok etkilidir. Altının ayda bir kere akan suyun altına tutularak boşaltımı yapılır. Yüklenmesi ise Güneş`e koyarak sağlanır. TEDAVİ ETKİLERİ Bedensel: Altın bütün taşlann etkisini artırmaktadır. Altın, kendi başına uygulandığında çok hafif ve sakin bir etki de bulunsada, uzun süreli ve tene temas ederek takıldığında, bütün organizmayı etkilemektedir. Özellikle ileri yaşlarda çok önem arz eden, metabolizmanın sağlıklı ve aktif olmasını sağlar. Bu çok önemlidir, çünkü metabolizmanın kötü çalışması, kemik ve hücrelerde değişik şekillerde tortulanmalara sebep olur ve bunun neticesinde esneklik ve hareket kabiliyeti azalarak erken yaşlanılır.Altın, romatizmal (artrit ve artroz gibi) hastalıklarda da tedavi edici etkisini göstermektedir. Altın ayrıca eser miktarda vücudumuzda da mevcuttur ve bezlerdeki hormon üretimimizi dengelemektedir.Takılan Altın ayrıca yemek alışkanlığını da dengeler. Aşırı iştah veya iştahsızlık gibi yeme bozuklukları, altm sayesinde kontrol altına alınabilir. Ruhsal: Altın ruhun ilacıdır, kendine güveni artırır ve taşıyanına maddi değerinden dolayı rahatlık, zenginlik ve huzur verir. Ancak aç gözlülük, tamahkârlık gibi negatif özellikler de altının etkisiyle güçlenir.Çalışkanlık, aşk ve sadakat Altm sayesinde edinilebilen pozitif özelliklerdir.Ondan olumlu ya da olumsuz etkilenmek tamamen size kalmıştır. Gümüş MİTOLOJİ : İlk çağlarda Gümüş altından daha değerli sayılırdı.Gümüş`ün sikke olarak kullanımı M. Ö. 2500 yılma kadar gitmektedir. Asya`da kurşun madenlerinde mevcut gümüşün bile, ayrışımı yapılarak gümüş elde edilmesi bilinirdi.Eskiden Avrupa`daki en büyük gümüş madenleri, İspanya ve Saksonya`da bulunurdu. Amerikanın keşfinden soma oradaki zengin madenlerden dolayı, Avrupa madenleri önemini yitirmiş ve gümüş hızla değer kaybetmeye başlamıştır.Gümüş çoğu kez kullanım eşyası yapımında da kullanılmış ve gümüşten kupalar, çanaklar, kaseler ve yemek takımları yapılmıştır. Erkeksi altının karşıtı, karakteri dişi olan Gümüş`tür. Altın Güneş`in madeniyse, Gümüş de Ay`ın madenidir. Eski bir halk inancına göre: Bir kadının niyet tutmak istediği zaman, bunu elinde gümüş bir sikke çevirirken, Ay`a bakarak yapması gerektiğine inanılırdı. BURÇ: Özel bir burca ithaf edilmemiş olup, bütün burçlarda kullanılabilir. ŞAKRA: Bütün şakralarda kullanılabilir. Ve bir çok taşın gücünü artırma özelliğine sahiptir. MİNERALOJİ Renk : Renge adını vermiştir. Gümüşi ve parlaktır. Sertlik : 2.5 - 3 Formül: Ag Bu kıymetli beyaz parlak maden, en iyi akım ve ısı iletkenidir.Nadir olarak saf halde, genelde sülfıd mineralleri, kurşun veya bakır cevheri olarak bulunur.Sülfür bileşimiyle gümüş sülfür olur ve siyahlaşır. Küçük miktarda da olsa, havada da sülfür olduğundan, gümüş hava ile temasta zamanla kararır.Bakırla birlikte ve nikelajlanmış olarak Gümüş, günümüzde de madeni para olarak kullanılmaktadır.En büyük Gümüş madenleri: Meksika, Peru, Kanada, ABD, Avustralya ve Rusya`dadır. TAŞIN BAKIMI: Saf Gümüş bulmak çok zordur. Çünkü genelde başka madenlerle birlikte bulunur ve eritilerek ayrıştırılır.Gümüş`ten çoğunlukla takı veya kullanım eşyaları üretilir.Kararmış gümüş, gümüş banyolarında, özel preperatlarla veya gümüş bezleriyle temizlenebilir. TEDAVİ ETKİLERİ Bedensel: Birçok taşın etkisini artırır. Daha doğrusu çok güçlü taşların etkisini azalttığı gibi daha etkisiz taşların ise etkisini artırır.Vücut sıvıları üzerinde etkilidir. Her bir salgı bezinin salgı üretimi üzerinde dengeleyici etki yapar, midenin aşırı asit salgısını önler ve iştahı dengeler.Diabet ve tiroid (guatr vs.) hastalıklarında da önerilir. Hava şartları veya diğer dış etkenler dolayısıyla dengesi bozulan dolaşım sistemini yeniden dengeye sokar. Bu nedenle hava aşırı sıcak ya da soğuk, düşük veya yüksek basınç olduğunda, sabah uyanır uyanmaz hemen bir gümüş bir takı takabilirsiniz.Gümüş mide bulantısı ve migrene karşı da etkili olduğundan dolayı, özellikle hamilelere önerilir. Ruhsal: Gümüş`ün ruhsal olarak da dengeleyici etkisi vardır. Asabi, sinirli ve çabuk parlayan insanlar, gümüş takmalıdırlar.Sıkılgan ve utangaç insanlara kendine güven sağlar ve diğer insanlarla iletişimlerinde kendi fikirlerini ve istekler ini söyleyebilme cesareti verir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder